Atardamar Kanaması Belirtileri ve Tedavisi

Atardamar kanaması nadir görülen, ancak acil müdahale gerektiren ciddi bir kanama türüdür. Bu tür kanamalarda iki önemli noktaya dikkat edilmelidir. Birincisi, kan kaybının miktarının kontrol edilmesi, ikincisi ise diğer dokuların kan akışının durmasından dolayı zarar görmesidir.

Kesici veya delici aletler, atardamar yaralanmalarına neden olabilir. Ateşli silahlardan kaynaklanan yaralanmalar da atardamar kanamalarına sebep olabilir. Ayrıca, kemik kırılması, dışarıdan gelen darbeler, sopa veya kazalardan kaynaklanan darbeler damar içi yırtılmalara ve kanamalara neden olabilir.

Açık yaralanmalarda atardamar kanamalarını tespit etmek genellikle kolaydır. Kanın rengi parlak kırmızıdır ve kalp atışıyla eş zamanlı olarak fışkırma görülür. Bu tür yaralanmalar çok önemlidir ve hastanın birkaç dakika içinde ölüm riski olabilir. Dış kanama olmadan da atardamar kanaması olabilir. Bunun belirtileri arasında deri altında şişlik, nabız atım özelliğinin kaybolması, ağrı, solukluk, duyarsızlaşma, felç ve nabzın yitirilmesi gibi ciddi durumlar yer alır. Kanama olmayan durumlarda da atardamar kanamaları görülebilir; ancak bunlar küçük yaralanmalardır ve bir pıhtı kanamanın durmasına neden olabilir. Ancak kanama tekrar edebilir ve derhal cerrahi müdahale gerektirir.

Atardamar kanamalarında çok hızlı davranılmalıdır. Ana atardamar yaralanmasıyla kişi çok çabuk kaybedilebilir. Bu tür yaralanmalarda yaranın üzerine doğrudan ve güçlü bir tampon uygulamak yerinde olacaktır. Bu şekilde kan akışını yavaşlatırız. Alınacak tedbirler, yaranın cinsine ve yerine göre değişir. Yaranın üzerine baskı yapılması sırasında baskının yapıldığı yerin alt kısmından nabız alınmalıdır. Nabzın olup olmadığı kontrol edilmelidir. Kanama tek kemikli bölgelerde ise turnike yapılabilir. Kanama olan yaranın üstüne bir tampon konur ve alt tarafta kalan derinin kıvrılmamasına dikkat edilmelidir. Bunun dışında bir sopa konabilir ve sopanın üstü iki defa dolandıktan sonra bir düğüm atılır. Daha sonra sopanın uçlarından tutularak kan akışı durdurulana kadar sopa döndürülür. Kanama durduktan sonra sopa kol veya bacağı paralel bir konuma getirilir ve sopa sargıyla bağlanır.